باب: الأسير
أو الغريم
يربط في
المسجد.
75. Esir Ve Borçluların Camide Bağlanması
حدثنا
إسحق بن
إبراهيم قال:
أخبرنا روح
ومحمد بن
جعفر، عن
شعبة، عن محمد
بن زياد، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: قال:
(إن
عفريتا من
الجن تفلت علي
البارحة - أو
كلمة نحوها -
ليقطع علي
الصلاة،
فأمكنني الله
منه، فأردت أن
أربطه إلى
سارية من
سواري
المسجد، حتى
تصبحوا
وتنظروا إليه
كلكم، فذكرت
قول أخي سليمان:
{رب اغفر لي
وهب لي ملكا
لا ينبغي لأحد
من بعدي}). قال
روح: فرده
خاسئا.
[-461-] Ebu Hureyre (r.a.) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu nakletmiştir: "Dün gece cinlerden bir ifrit (veya buna benzer
bir ifade kutlandı), namazımı bozmak için aniden bana saldırdı. Fakat Rabbim
ona karşı beni galip getirdi. Sabahlayınca hepiniz onu göresiniz diye mescidin
direklerinden birine bağlamak istedim. Sonra kardeşim Süleyman’ın:
"Rabbim! Beni bağışla, bana, benden başka hiç kimsenin ulaşamayacağı bir
hükümranlık ver [Sâd, 35] dediğini hatırladım (ve onu tutup bağlamaktan
vazgeçtim)."
Hadisin ravilerinden Ravh dedi ki: "Sonra
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu kovdu.
Tekrar: 1210, 3284, 3423, 4808.
AÇIKLAMA: (aniden bana
saldırdı) ansızın saldırmak manasına gelir. Nesaî Hz. Aişe'den Allah Resûlü'nün
şöyle buyurduğunu nakletmiştir; "Onu yakaladım, sonra yere serdim. Nihayet
onu boğdum. Dilinin soğukluğunu elimle hissedebiliyordum."
Ibn Battal ve diğerleri bu hadise dayanarak,
cinin Rasûlullah'a asli suretinin dışında çıkmadan göründüğünü iddia etmişlerdir.
Bu konuda şunları söylemişlerdir: "Şeytanın yaratıldığı şekilde görünmesi,
sadece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem için söz konusudur. Onun dışındaki
insanlar için İse mümkün değildir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "O
ve yandaşları, sizin onlan göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.[A'râf, 27] Bu
konuyla ilgili ortaya konan sonuçlara, İmam Buhârî'nin bu hadisi zikrettiği
"Yaratılışın Başlangıcı" Bölümünde yer alan "Cin"
konusunda ayrıntılı bir biçimde temas edeceğiz.
باب:
الاغتسال إذا
أسلم، وربط
الأسير أيضا
في المسجد.
76. Yeni Müslüman Olanın Gusül Abdesti Alması
Ve Esirlerin Camide Bağlanması
-وكان شريح
يأمر الغريم
أن يحبس إلى
سارية المسجد.
Şüreyh borçlunun mescidin direklerine
bağlanarak alıkonmasını emrederdi.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
حدثنا الليث
قال: حدثنا
سعيد بن أبي
سعيد: سمع أبا
هريرة قال:
بعث
النبي صلى
الله عليه
وسلم خيلا قبل
نجد، فجاءت
برجل من بني
حنيفة، يقال
له ثمامة بن
أثال، فربطوه
بسارية من
سواري
المسجد، فخرج
إليه النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال:
(أطلقوا ثمامة).
فانطلق إلى نخل
قريب من
المسجد،
فاغتسل ثم دخل
المسجد، فقال:
أشهد أن لا
إله إلا الله،
وأن محمدا
رسول الله.
[-462-] Ebu Hureyre (r.a.)'den şöyle nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem Necd taraflarına bir süvari birliği gönderdi. Birlik,
Beni Hanife’den olan, Sümâme bin Usal adında birini esir alarak döndü.
Ashâb-ı kiram onu Mescid-i Nebevî'nin direklerinden birine bağladılar. Derken
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescid'e geldi ve: 'Sümâme'yi serbest
bırakın dedi. Sümâme mescidin yakınlarındaki bir hurma ağacının yanına gidip
gusül abdesti aldı. Daha sonra mescide geldi ve 'Allah'tan başka ilâh
olmadığına ve Muhammed'in onun elçisi olduğuna şehadet ederim' dedi.
Tekrar: 469, 2422, 2423, 4372.
AÇIKLAMA: (Müslüman Olanın
Gusül Abdesti Alması ve Esirlerin Camide Bağlanması) Müslüman olanın gusül
abdesti almasının, camilerle ilgili hükümlerle çok uzaktan ilişkisi vardır.
Şöyle ki; kâfirler genellikle cünüp olur. Cünüp birinin de, zaruret dışında
camiye girmesi haramdır. Kâfir Müslüman olunca, cünüp olarak camide kalmasını
gerektiren zaruret hali de ortadan kalkar. Camide kalmasının mümkün olabilmesi
için de gusül abdesti alır.
İbnu'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Sümâme hadisinin 'Esir ve
Borçluların Camide Bağlanması' başlığı altında zikredilmesi daha uygundur
şeklinde, İmam Buhârî'ye bir itiraz yöneltilmiştir. Ancak buna şu şekilde cevap
verilmiştir: "İmam Buhârî, ifrit kıssasını delil olarak kullanmayı Sümâme
kıssasını delil olarak kullanmaya tercih etmiş olabilir. Çünkü ifrit olayında,
onu bağlamaya yeltenen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bizzat kendisi idi.
Sümâme'yi ise başkaları bağlamıştır. Allah Resulü onu bu halde görünce de,
Sümame'yi serbest bırakın!' buyurmuştur. İmam Buhârî'nin bu tercihi, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onun bağlanmasını hoş karşılamamasın in,
takririnden daha evla olduğunu gösterir. Yani kavli sünnet, takrîrî sünnetten
önce gelir.
Öyle anlaşılıyor ki, İbnu'l-Müneyyir, hadisin Buhârî'deki ve diğer
kitaplar-daki rivayetine tam olarak bakmış değildir. İmam Buhârî "Mağazi
Bölümü"nün sonlarına doğru, bu rivayeti bu şekilde bir kez daha
zikretmiştir. Buna göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sümâme mescidde bağlı iken üç kez yanından
geçmiş, ancak üçüncü gün onun serbest bırakılmasını istemiştir. Müslim ve diğer
hadis imamları da bu şekilde rivayet etmişlerdir. Hatta İbn İshak
"Meğâzî" adlı eserinde onun bağlanmasını emredenin Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem olduğunu açık bir şekilde belirtmiştir. Böylece
İbnu'l-Müneyyir'in ulaştığı sonucun doğru olmadığı anlaşılır. Sahabenin
Mescİd-i Nebevî'de Allah Resûlü'nün rıza göstermeyeceği bir şey yapmasını nasıl
mümkün görür, doğrusu anlamak mümkün değil. Hakikatte bu görüş, fasit bir esasa
dayalı fasit bir düşüncedir. (Şüreyh borçlunun mescidin direklerine bağlanarak
alıkonmasını emrederdi.) Şüreyh borç konusunda birinin aleyhine hükmettiği
zaman, o kimsenin borcunu ödeyinceye kadar camide hapsedilmesine karar verirdi.
Eğer borcunu öderse, serbest bıraktırırdı. Aksi takdirde hapsedilmesini
emrederdi.